Ev için kullanılan eşyalar dışında verilen altın, gümüş, para gibi düğün hediyeleri, Yargıtay kararlarına göre kadına aittir. Yalnızca kullanımı erkeğe mahsus olan yüzük, kol düğmesi, kol saati gibi hediyeler erkek tarafına ait olabilecektir.
Yargıtay bu konuda:
“Kural olarak düğün sırasında takılan ziynet eşyaları, kim tarafından, kime takılırsa takılsın, kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı sayılır. Ne var ki mahkemece; tarafların düğünlerinde damada takılan 1 adet bilezik, 4 adet yarım altın, 47 adet çeyrek altın damada ait olduğu kabul edilerek sadece kadına takılan altınlar yönünden kabul kararı verilmiştir. O halde mahkemece yapılacak iş; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, düğün sırasında geline ve damada takıldığı tespit edilen tüm takılar yönünden kadının açtığı davanın kabulüne karar verilmesi olmalıdır.”
Düğün takıları, kadının “kişisel malı” kabul edilmektedir. Hiçbir şekilde mal paylaşım talebinde bulunulamaz. Ancak kadın, hür iradesi ile takıları eşine iade etmiş ise artık herhangi bir şekilde yeniden isteme hakkı yoktur. Bu noktadan sonra takılar erkek tarafına geçmektedir. Ancak, herhangi bir tehdit, hile, yanıltma gibi bir durum varsa bu takıları yeniden mahkemeden isteyebilir. Hali hazırda erkek takılarını iade edilmemek üzere kadın tarafından verildiğini ispat ile yükümlüdür.
Kadına ait olan bir diğer kişisel mal “tüp bebek tedavisi için kullanılan ziynet eşyası”dır. Yargıtay’a göre:
“Toplanan delillerden dava konusu edilen ziynet eşyalarının tarafların tüp bebek tedavisi için kullanıldığı anlaşılmaktadır. Davalı-karşı davacı erkekte; ön inceleme duruşmasında tüm takıları aldığını ve tedavi amacı ile kullandığını kabul etmiştir. Evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Bu durumda ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere erkeğe verildiğinin ispatlanması halinde erkek almış olduğu ziynet eşyalarını iadeden kurtulur. Somut olayda, ziynet eşyalarının bozdurulduğu anlaşılmış ise de; tekrar iade edilmemek üzere davalı-karşı davacı erkeğe verildiği hususu kanıtlanmamıştır. Bozdurulan ziynet eşyalarının rıza ile ve iade şartı olmaksızın verildiğini davalı erkek ispatlamak zorunda olup, davalı erkek bu durumu ispat edemediğinden dava konusu ziynet eşyalarını davacı kadına iade ile mükelleftir. Gerçekleşen bu durum karşısında davacı-karşı davalı kadının ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.”